Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Batı Anadolu’da Ziraat ve Toplum: Küçük Menderes Havzası’nda Kenevir Üretimi (1913-1950)
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Batı Anadolu’da Ziraat ve Toplum: Küçük Menderes Havzası’nda Kenevir Üretimi (1913-1950)
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi | Araştırma Makalesi
Yıl 2022, Cilt: 39 Sayı: 2, 448 - 463, 30.12.2022
Okan Ceylan
Öz
Küçük Menderes Havzası 19. yüzyıldan beri Anadolu’da pazara yönelik tarımsal üretimin olduğu bir coğrafyadır. Ayrıca Küçük Menderes Havzası’nın topografik yapısı, iklimi ve su kaynakları kenevir üretimini sağlayan temel kriterlerdir. Bu havzanın tarımsal üretiminde ise pamuk, tütün, üzüm ve kenevir önemli mahsullerdendir. Ancak kenevir üretimi ve ticareti pamuk ve tütünün gölgesinde kalmıştır. Nitekim bu havza Batı Karadeniz’den sonra Türkiye’nin ikinci kenevir üretim merkezidir. Bu çalışma Küçük Menderes Havzası’ndaki kenevir üretiminin tarihini toplumsal boyutlarıyla incelemektedir. Böylece gündelik yaşam koşulları içinde sıradan insanların kenevir yetiştiriciliğinde, ticaretinde ve urgan üretimindeki rolleri aydınlatılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Arşivi, ulusal ve yerel basın ve Türkiye İstatistik Kurumu verilerinden ve ikincil kaynaklardan yararlanılmıştır. Meclis tutanakları yoluyla kenevir tarımındaki devlet politikaları ele alınmıştır. Yerel ve ulusal basın ise sıradan insanların gündelik yaşamlarına ışık tutmaktadır. Önemli bir bölümü 1930’lu ve 1940’lı yıllarda yayımlanan ikincil kaynaklar ise Küçük Menderes Havzası’ndaki kenevirin toplumsal tarihine akademik bir perspektif kazandırmıştır.
Anahtar Kelimeler
Batı Anadolu, lif bitkisi, endüstri bitkisi, ziraî üretim, urgan üretimi, dokuma
Sonuç
Çalışma Küçük Menderes Havzası’nın kenevir tarihine bütüncül bir perspektiften yaklaşmıştır. İzmir ve çevresi Anadolu’nun önemli kenevir ekim bölgelerinden biri olsa da bu ürün, pazara yönelik tarımsal üretimin gerçekleştiği bu havzada pamuk, tütün, üzüm gibi mahsüllerin gölgesinde kalmıştır. Küçük Menderes Havzası’nda kenevir tarımı için gerekli olan ovalarla su kaynakları yetiştiriciliği mümkün kılmıştır. Hem Küçük Menderes Nehri hem de kuzey ve güneyde bulunan dağ sıraları arasında bulunan ovalarda artezyen kaynakları kenevirin su ihtiyacını karşılamakta önemli rol oynamıştır. Dolayısıyla havzanın coğrafyası kenevir yetiştiriciliğinde temel teşkil etmiştir. Kenevir Akdeniz iklim koşullarında yılda iki ürün almak için de son derece elverişlidir. Bu yüzden kenevir tütün veya mısır ile iyi bir münavebe teşkil etmiştir.
Kenevir kullanım açısından çok yönlü bir bitkidir. Bu bitkiden hem tıbbi amaçlı hem de dokuma amaçlı yararlanılmıştır. Kenevir, üretim sürecinden işlenmesine ve satışına kadar istihdam artırıcı bir üründür. Öyleki bu bitkinin hasadında hem Tire’nin ova köylerinin yanı sıra dağ köylerinden ve çevre illerden mevsimlik iş göçleri görülmüştür. Bu Küçük Menderes Havzası’nda bir yandan demografik hareketliliği hızlandırmış diğer yandan da tarım işçilerinin gelirlerini artırmıştır.
19. yüzyılın başlarında İngiltere’de gerçekleşen Birinci Sanayi Devrimi daha kolay dokunabilen pamuğu ön plana çıkartırken Birinci Cihan Harbi (1914-18) de uluslararası kenevir ticaretine ket vurmuştur. Cihan Harbi sonrasında devam eden Millî Mücadelede Küçük Menderes Havzası’nın işgali hem bu bölgedeki kenevir ekimini olumsuz etkilemiş hem de uluslararası ticaretini sınırlandırmıştır. Nitekim savaşın neden olduğu can güvenliği tehlikesi ve savaş ekonomisi şartlarında halk besin değeri daha yüksek ürünlere yönelmiştir. Ayrıca demiryollarındaki nakliye sorunları ve masraflar da kenevir tarımını olumsuz etkileyen diğer sebeplerdir. Cumhuriyetin ilanından sonra ise Türkiye 1933 yılında Cenevre Sözleşmesine imza attığından 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun ile lif, sap ve tohum amaçlı kenevir üretimi devlet iznine tabi tutulmuştur. Bunun yanı sıra İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı Bloğu ülkelerinin iktisadî alanda toparlanmaları ve sermaye altyapılarına destek sağlamak amacıyla verilen Marshall Yardımı da yüksek tarımsal girdi kullanımı gerektiren ve çiftçileri kapitalist üretim sürecinin içine çeken pamuk tarımının önünü açmıştır.
Uluslararası gelişmelerin yanı sıra, Küçük Menderes Havzası özelinde ise halk daha çok pazar payı yüksek olan pamuk ve tütüne rağbet göstermiştir. Kenevir gibi pamuk ve tütün de emek yoğun bir üretim gerektirse de bu üründeki asıl nitelikli işçilik lifin elde edilmesi sürecinde görülmüştür. Ayrıca pamuk ve tütünün çapalama, sulama, ilaçlama ve sulama dönemleri de kenevirin ekim alanlarını sınırlandırırken İzmir ve çevresinde bağcılık, meyve ve sebzecilik de diğer ekilen alternatif ürünler arasında yer almıştır.
Anadolu’da kenevir Kastamonu, Tokat, Samsun, Amasya, Çorum ve İzmir gibi farklı çevrelerde üretilmiş olsa da bu bitkinin lifinden el sanatlarının özellikle geliştiği şehirler Kastamonu Taşköprü ve İzmir Tire’dir. Nitekim bu şehirlerde urgan pazarları adıyla kurulan satış yerleri de mevcuttur. Bu pazarlarda urgan, kınnap, sicim, çul, çuval ve sicim satılmaktaydı. Küçük Menderes Havzası’nda kenevire dayalı el sanatları Osmanlı Dönemi’nden beri sürdürülen bir gelenek olarak devam etmiştir. Nitekim kenevir kırsal alanlarda çiftçilerin gündelik yaşamlarında gerek tarla işlerinde gerekse hayvancılık faaliyetlerinde sık sık ihtiyaç duydukları halat, urgan yular gibi ürünlerin hammaddesini teşkil etmiştir. Bu yönüyle de pamuk, jüt veya ketene oranla köylü el sanatları içinde çok daha büyük bir yere sahiptir.
⬇️ MAKALENİN TAMAMI ⬇️
Makale Kaynak:
PDF Dosyası:
MAKALE AŞAĞIDAKİ PENCEREDE GÖRÜLMÜYORSA SAYFAYI TEKRAR YÜKLEMEK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN. (Bazı cihazlarda PDF görüntüleyici açılmayabilir.)