EUROPEAN GREEN DEAL
MART 2021
Hazırlayan: Suğun Şıvga KELEŞ
İş Geliştirme Müdürlüğü
Ar-Ge Uzmanı
KAPSAM:
Avrupa Birliği, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile Avrupa kıtasının 2050 yılına kadar dünyanın ilk iklim nötr kıtası olmasını amaçlamakta ve Mutabakatı bir ekonomik büyüme stratejisi olarak benimsemektedir. Genel hatları ile Mutabakatın amaçları:
▪ 2050 yılına kadar net sera gazı emisyonlarının sıfıra indirilmesi,
▪ Ekonomik büyümenin kaynak kullanımından ayrılması,
▪ Hiç kimsenin ve hiçbir bölgenin bu politikalardan ayrı tutulmaması, geride kalmaması,
şeklinde belirlenmiştir. Rapor kapsamında, Avrupa Yeşil Mutabakatı genel çerçevesi, uluslararası ilişkiler üzerindeki olası etkileri ve Türkiye - Avrupa Birliği ilişkilerine etkileri değerlendirmeye alınmıştır.
Bölüm 1: Avrupa Yeşil Mutabakatı Genel Çerçevesi
Aralık 2019'da, Avrupa Birliği yeni dönem Komisyonunun oluşturulmasının hemen ardından Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği ekonomisini daha sürdürülebilir ve daha yeşil bir seviyeye çıkarmayı amaçlayan iddialı bir politika paketi olan Avrupa Yeşil Mutabakatını tanıtmıştır.
Tüm dünyanın karşı karşıya olduğu iklim krizi ile mücadele adına atılmış cesur bir adım olarak değerlendirilen Mutabakatın genel hedefleri: 2050 yılına kadar net sera gazı emisyonlarını sıfıra indirerek iklim nötr ilk kıta olmak ve yeşil ekonomiye geçiş sürecini Avrupa için ekonomik ve endüstriyel bir fırsata çevirmek olarak özetlenebilmektedir. Yeşil Mutabakat, politika paketlerinin yanı sıra, çevre dostu teknolojilere yönelik araştırmalar için çeşitli finansal desteklerden oluşmaktadır.
Yeşil Mutabakat çerçevesinde düzenlenen iklim krizi mücadele politikaları yalnızca Avrupa Birliğini ve Avrupa kıtası ülkelerini bağlar nitelikte olmayıp, bu ülkeler ile ticari ve ekonomik ilişkilerinin devamını dileyen diğer tüm ülkeleri de bağlayıcı bir gelişmedir. Mutabakatın özellikle, iklim krizi ile mücadelede aynı adımları atmaya hazır ya da gönüllü olmayan ülkeler ile Avrupa arasındaki ekonomik, ticari ve politik ilişkileri derinden etkileyeceği öngörülmektedir.
2020 yılı mart ayından itibaren tüm dünyayı saran ve ülke ekonomileri üzerinde yıkıcı etkilere neden olan Covid19 salgını sonrası birçok ülke salgınla mücadele ve ekonomik toparlanmayı ilk sıraya almış, yeşil ekonomi ajandalarında alt sıralara gerilemiştir. Avrupa Birliği Komisyonu ise pandemi ile mücadelede Yeşil Mutabakatı ekonomik iyileşmenin merkezinde konumlandırmış; Yeni Nesil AB Paketi (NextGenerationEU) ile de orta/uzun vadeli karbon nötr olma hedeflerinden, kısa vadede de “yeşil iyileşme” vizyon ve yol haritasından taviz vermemiştir. Birlik, Mutabakata olan inancını ve uygulama konusundaki kararlılığını pandemi sonrası ekonomik iyileşme aşamasında da yinelemiş ve “önce ekonomik iyileşme” sonra “Mutabakatın uygulanması” şeklinde bir yaklaşımdan ziyade “yeşil iyileşme” kavramını benimsemiştir. Yeşil Mutabakat politikalarının yasalaştırılması ve implementasyonu gibi konular hem AB Konseyi hem de AB Parlamentosunu ajandasında üst sıralardaki yerini korumaktadır.
Bölüm 2: Avrupa Yeşil Mutabakatının Uluslararası İlişkiler Üzerindeki Olası Etkileri
Avrupa Yeşil Mutabakatı temelde, Avrupa ekonomisini, üretim ve tüketim kalıplarını dönüştürmeye yönelik politikalar ve finansal kaynaklar paketidir. Ancak Mutabakat kapsamında Avrupa enerji tüketim sisteminin kapsamlı bir revizyon gerektirmesi nedeni ile AB’nin enerji ithal ettiği ülkeler ile ilişkileri değiştirecek ve Avrupa'nın küresel sahnedeki yerini yeniden tanımlayacak jeopolitik bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır.
Mutabakatın, küresel enerji piyasası, ekonomik ve ticari ilişkiler ve uluslararası rekabet gibi alanlarda önemli jeopolitik sonuçları olması öngörülmektedir. Örneğin, Rusya ve Cezayir gibi Avrupa’ya komşu ülkelerin, Avrupa enerji piyasasındaki değişikliklerin etkisini ilk aşamada hissedecek ülkeler arasında yer alması; Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Suudi Arabistan dahil olmak üzere küresel oyuncuların da, Yeşil Mutabakatın enerji piyasaları ve küresel ticaret üzerindeki etkisini hissetmeleri öngörülmektedir. Kısa vadede geçekleşmesi öngörülen bazı etkiler maddeler halinde derlenmiştir.
▪ Avrupa’nın Mevcut Enerji İthalatı: Yeşil Mutabakat ile planlanan kapsamlı yapısal değişiklik, Avrupa’nın ticaret ve yatırım modellerini büyük oranda değiştirecektir. Avrupa Birliği, 2019'da 320 milyar € değerinde enerji ürünü ithal etmiştir ve Yeşil Mutabakat ile enerji ithalatında oluşacak değişim ve azalış Avrupa Birliği’nin kilit enerji tedarikçisi ülkeler ile ilişkilerini yeniden şekillendirecektir.
Grafik 1: Ülkelerin Toplam Fosil Yakıt İhracatları İçinde AB’nin Payı (%)
Kaynak: https://ecfr.eu/publication/the-geopolitics-of-the-european-green-deal/
Grafik 1’de seçili ülkelerin toplam fosil yakıt ihracatlarının içinde Avrupa Birliği ülkelerine olan ihracat payları görülmektedir. AB’nin en büyük doğal gaz tedarikçisi Rusya’nın yanı sıra, Cezayir ve Norveç gibi ülkelerin ana enerji ihracat pazarlarından mahrum kalacakları tahmin edilmektedir. Ekonomileri büyük oranda AB ülkelerine fosil ihracatına dayalı Ortadoğu, Kuzey Afrika, Hazar ve Orta Asya'daki diğer tedarikçi ülkeler için de geleneksel enerji kaynaklarından arınmış bir Avrupa, azalan petrol ve doğalgaz ihracatı anlamına gelecektir. Avrupa’nın fosil yakıt bağımlılığından kurtulması bölgesel ortaklıkları etkileyecek ve hatta ekonomik ve politik istikrarsızlıklara neden olabilecektir.
▪ Avrupa’nın Geleneksel Enerji Kaynaklarının Dönüşümü: Avrupa, küresel ham petrol ithalatının yaklaşık %20'sini gerçekleştirmektedir. Avrupa'nın yenilenebilir enerjiye geçişinin ardından petrol talebindeki düşüş, AB ile yüksek oranda ticaret yapmasalar bile petrol fiyatları düşürerek ve ana ihracatçıların gelirlerini azaltarak küresel petrol piyasasını etkileyecektir.
Grafik 2: AB Enerji Kullanımı Kaynak Dağılımı (%)
Kaynak: https://ecfr.eu/publication/the-geopolitics-of-the-european-green-deal/
Mevcut şartlar altında Avrupa Birliği enerji sisteminin neredeyse dörtte üçü fosil yakıtlara dayanmaktadır. Petrol, AB'nin enerji karışımına (%34,8) hakim kaynak olurken, onu doğal gaz (%23,8) ve kömür (%13,6) izlemektedir. Yenilenebilir enerjilerin payı artış yönündedir, bununla birlikte Yeşil Mutabakat hedefleri kapsamında 2030 yılı için yenilenebilir enerjilerin payının %18,7, 2050 yılı için payının da %42,1 düzeyine yükselmesi planlanmaktadır. Yenilenebilir enerjiye ek olarak bio-enerji kaynaklarının da toplam enerji kullanımı içindeki paylarının artması öngörülmektedir.
(Bio-enerji kaynaklarının 2030 yılında payının %13,1, 2050 yılında %20,14 olması hedeflenmektedir.)
▪ Yeşil Enerji: Daha yeşil bir Avrupa, Avrupa’nın geleneksel enerji kaynaklarına olan bağımlılığını azaltırken; temiz enerji ve temiz teknolojiler için girdi işlevi gören ürün ve ham maddelerin ithalatına olan bağımlılığını arttıracaktır. (Örneğin, Çin'in en büyük üreticisi olduğu batarya/pil üretiminde kullanılan nadir toprak elementleri gb.) Avrupa’nın, önemli bir enerji ithalatçısı olarak yerini koruması; ancak bu enerjinin yeşil olması beklenmektedir. (Dünyanın güneş açısından zengin bölgelerinde üretilen yeşil hidrojen gb.) Bununla birlikte, dünya genelinde yaşanan dijital dönüşüm göz önüne alındığında, teknolojik aletlerde kullanılan nadir elementlere sahip ülkelerin bu kaynakları kendi kullanımları için rezerve etmeleri ve başka ülkelere ihracatını sınırlandırmaları da olası bir sonuçtur.
Bölüm 3: Avrupa Yeşil Mutabakatının Türkiye - Avrupa Birliği İlişkilerine Etkileri
Sürdürülebilir Yeşil Ekonomik Büyüme Fırsatı
Türkiye’nin en önemli dış ticaret ortağı konumunda olan Avrupa Birliğinin düşük karbonlu ekonomiye geçişinin ülkemiz sanayi ve ticaretini önemli ölçüde etkilemesi kaçınılmazdır. Özellikle karbon emisyonunun yüksek olduğu sektörlerde, yenilenebilir enerji kullanımını öne çıkaran çevre dostu üretim stratejilerinin benimsenmesi gerekecektir.
Türkiye’nin bu durumu yeşil ve sürdürülebilir bir ekonomiye geçiş için bir katalizör olarak olarak değerlendirmesi, farklı sektörlerin farklı adaptasyon süreçlerinin devlet ve özel sektör işbirliği ile doğru yönetilmesi durumunda, Avrupa Birliği ile ekonomik ilişkilerinde rekabet gücünü koruması, hatta arttırması mümkün olacaktır. Avrupa Birliğinin güncel karbon fiyatı ile yapılan senaryo çalışmalarında, Yeşil Mutabakatın ülkemiz ticaretine yıllık yaklaşık 1 milyar dolar ek vergi yaratacağı öngörülmektedir. Bu çerçevede, bu finansal kaynağın vergi olarak ödenmesi yerine, maliyet optimizasyonu süreçlerinde kullanılması, doğru adımların atılması ile de ülkemiz ve Avrupa Birliği arasında ekonomik ve ticari ilişkilerin arttırılması mümkündür.
Üretim süreçlerinde revizyon ihtiyacına ek olarak; Yeşil Mutabakat ile ek raporlama ve doğrulama ihtiyaçlarının doğacağı da öngörülmektedir. Örneğin, özellikle Avrupa Birliğine ihracı planlanan ürünlerin üretim süreçlerinde açığa çıkan karbon miktarının belirlenmesi ve ilgili karbon ayak izinin izlenebilir olması gerekecektir. Bu çerçevede, Mutabakatın, Türkiye için döngüsel ekonomiye geçiş sürecinde itici bir güç olarak değerlendirilmesi ve sürece, sürdürülebilir bir yeşil ekonomik büyüme sağlayacak şekilde uyum sağlanması gerekmektedir.
Karbon Sınır Vergisi Mekanizması
Yeşil Mutabakat, Avrupa'nın uluslararası rekabet gücünü etkileyecek çeşitli sonuçlar doğuracaktır. Avrupalı firmaların, küresel rakiplerinin katlanmadığı yeşil maliyetlere katlanırken, küresel piyasada daha az rekabetçi konuma düşmesi olası sonuçlar arasındadır. Bu nedenle de Avrupa Birliğinin, karbon zengin ithalata gümrük vergileri/karbon vergisi gibi mekanizmalarla bu kaybı sınırlamaya ve karbon kaçağını önlemeye çalışacağı bilinmektedir. Bu sayede AB şirketlerine getirilen yeşil standartlara uymayan diğer ülke şirketlerinin elde edeceği haksız rekabet üstünlüğünü engellemek ve Avrupalı şirketlerin rekabet gücünü korumak amaçlanmaktadır.
AB’nin karbon yoğun sektörlerden yapacağı ithalata getirmeyi planladığı karbon sınır vergisi mekanizmasının Türkiye-AB ticari ilişkilerini de büyük oranda etkileyecektir. İlgili ithalat vergisinin Avrupa Birliği tarafından netleştirilmesi ve uygulamaya konulması durumunda Birlik ile ticarette düşük emisyonlu ülkeleri, yüksek emisyonlu ülkelere göre daha avantajlı bir konuma getirecektir. İlgili verginin hangi sektörlere, hangi oranlarda uygulanacağı, nasıl hesaplanacağı henüz Avrupa Birliği organlarınca netleştirilmiş ve ticaret partnerleri ile paylaşılmış değildir. (2021 yılı içerisinde ilgili vergilendirmenin ayrıntılandırılması planlanmaktadır.) Sonuç olarak, ülkemizde üretilen ve Avrupa Birliğine ihraç edilen ürünlerin üretim süreçlerinde karbon emisyonu, çevreye duyarlı tekniklerin kullanımı, karbon ayak izi ölçümü ve izlenebilirliği konularında açıklanacak kural ve uygulamalara göre revizyonlar gerekecektir.
Gümrük Birliği Modernizasyon Müzakereleri
Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği modernizasyon müzakerelerinin başlaması durumunda, Yeşil Mutabakat ve etkilerinin mutlak suretle gündeme gelmesi öngörülmektedir. Günümüz ekonomik ortamında Gümrük Birliği, tarafların beklentilerini karşılamakta yetersiz kalmakta, serbest ticaret anlaşmaları, ulaştırma kotaları, danışma ve uyuşmazlık çözümü mekanizmaları gibi sorunların çözümü ve Gümrük Birliğinin tarım, hizmetler ve kamu alımları gibi yeni alanları kapsar şekilde genişletilmesi gerekmektedir.
Ek olarak Covid19’un etkisi ile tüm dünyadaki mevcut değer ve tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılması gerekliliğini daha da artmıştır. Gümrük Birliği Türkiye ve AB arasındaki mevcut tedarik zincirlerinin ana düzenleyicisi konumunda olduğu için; yeni alanları kapsayacak şekilde genişletilmesi, yapısal sorunları giderecek şekilde güncellenmesi büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte, Avrupa Birliğinin Yeşil Mutabakat çerçevesinde rekabet gücünü korumak amaçlı karbon sınır vergisi uygulaması durumunda bunun Gümrük Birliğinde ticari engel olarak değerlendirileceği düşünülmektedir. Bu çerçevede, Gümrük Birliği modernizasyon müzakerelerinde, Avrupa Yeşil Mutabakatı uygulama ve etkilerinin de özellikle Türkiye tarafınca zamanında ve doğru değerlendirilmesi gerekecektir.
Genel Değerlendirme
Avrupa Birliğinin yapısal bir sanayi dönüşümü hedeflediği Yeşil Mutabakat yalnızca ekonomik alanda değil sosyal, iklimsel ve temel insan hakları alanlarını kapsayacak şekilde, birçok alanda bir strateji olarak konumlandırmaktadır. Kapsayıcı bir bakış açısı ile Birlik üye ülke ekonomilerinin eş zamanlı gelişmesi, bu gelişim sürecinde de devletlerin ve özel sektörün birlikte hareket etmesi beklenmektedir.
Avrupa Yeşil Mutabakat ile hedeflenen üretim ve ticaret süreçlerinin yakından takibi, üretim süreçlerinin kaynak verimliliği ve döngüsel ekonomi temelli dönüşümler özellikle Birlik ile doğrudan ticareti olan ülkeleri önemli ölçüde etkileyecektir.
Avrupa Birliğinin Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı olduğu göz önüne alındığında da Avrupa Yeşil Mutabakat ile getirilen yeni nesil ticaret kurallarının iyi analiz edilmesi; gerekli önlem ve adımlar ile rekabet gücünün korunması gerekmektedir. Bu çerçevede ülkemiz kamu ve özel sektör organlarının Yeşil Mutabakatın getirdiği meydan okumalara cevap verebilecek sanayi, enerji, tarım ve ticaret politikalarını yeşil dönüşüm perspektifinden gözden geçirmesi; söz konusu dönüşümde AB ile senkronize bir yol haritası çıkarılması ve izlenmesi büyük önem taşımaktadır.
Kaynakça:
Bruegel Think Tank:
https://www.bruegel.org/wp-content/uploads/2021/02/PC-04-GrenDeal-2021-1.pdf
European Council for an Energy Efficient Economy:
https://www.eceee.org/all-news/news/our-historic-duty-a-more-resilient-inclusive-andgreen-recovery/
European Council on Foreign Relations:
https://ecfr.eu/publication/the-geopolitics-of-the-european-green-deal/
İktisadi Kalkınma Vakfı:
https://www.ikv.org.tr/ikv.asp?ust_id=5007&id=5082
Raporun PDF dosyasını indirmek için;
https://api.izto.org.tr/storage/Documents/original/XqMKcb6iZrvhi22m.pdf